türk sanayi

15 Haziran 2013 Cumartesi Unknown 0 yorum
                                                               SANAYİ
sanayi

Sanayi : Tabiattan elde edilen hammaddelerin büyük ölçüde ve sürekli bir biçimde işlenerek mamul maddeler haline dönüştürülmesine sanayi denir.
Sanayi denince genellikle, madencilik, enerji ve imalat sanayi akla gelir.
İmalat Sanayi : bu sanayi dalını üç ana bölümde incelemek mümkündür.
1-     Tüketim Malları Sanayi : Gıda , İçki, Tekstil gibi sanayi dallarıdır.
2-     Ara mallar Sanayi : Orman ürünleri, kağıt, deri mamulleri, lastik, plastik, petrol ürünleri, gübre, çimento, cam, seramik, demir- çelik gibi sanayilerdir.
3-     Yatırım Malları Sanayi : Madeni eşya, elektronik, kara hava ve demir yolları taşıtları gibi.
      Madencilik : Yer altında bulunan her türlü madenin çıkarılması ve mamul hale getirilmesidir.(demir, bakır , altın , bor, gibi.
      Enerji : Sanayide ve insanların diğer ihtiyaçlarında kullanılan her türlü enerjinin elde edilmesi için yapılan üretimlerdir. Hidroelektrik santraller, Termik Santraller. Atom (Nükleer Santraller) gibi.

                                            SANAYİLEŞME HAREKETLERİ

Sanayi konusu, doğal olarak üretim ile iç içe bir konudur.İnsanların bir araya gelerek toplumu oluşturdukları günden beri bu günkü anlamda olmasa da üretim yapılmıştır.İnsanlık tarihinde çok uzun bir dönem için bu günkü anlamda üretimden dolayısıyla sanayileşmeden bahsedilemez.   Batı ülkelerinde özellikle İngiltere de 1700  lü yıllarda başlayan Büyük Endüstri Devriminin gerçekleştirilmesinden sonra, günümüzdeki sanayi hareketlerine benzeyen sanayi ortaya çıkmıştır. Bunun birinci nedeni buharlı makinelerin icadı ile insanların büyük kuvvetler elde edebilmeleri, bu kuvvetlerle tabiata hakim olmalarıdır.
      Bu sanayileşme hareketi bütün Avrupa’da  hızla yayılmaya başlamış,tek tek üretimin  yerini  kitlesel üretim almış, bu nedenle günümüzde Avrupa, batı medeniyetinin sahibi olmak sıfatı ile dünyanın en gelişmiş ülkeleri konumunda bulunmaktadır.
      Bu sırada Osmanlı Devleti dünyanın büyük devletlerinden biri olarak bu hareketlere (günün şartları gereği ile de) ilgisiz kalmıştır. O yıllarda verilen bir şeyhülislamlık fetvasında : “İnsanların dört duvar arasında sanayi işleri ile uğraşmaları züldür. Bunun yerine ahali bağ ve bahçelerde ziraat işleri ili uğraşmalıdır.” Denilmiştir.
Avrupa’da sanayi hareketlerinin  başlamasından yaklaşık üç yüz sene sonra konunun önemi fark edilmiş eğitim kurumlarından başlamak üzere Osmanlı bütün yapısını Avrupa’ya benzetmeye çalışmıştır. Yapılan çalışmalar genellikle günlük tedbirler biçiminde, geçici,bölgesel nitelikte olmuş, kalıcı değişiklikler gerçekleştirilememiştir. Yine de bu dönemde yapılan işler övgüye değerdir.
                                               
                         CUMHURİYET DÖNEMİ SANAYİLEŞME HAREKETLERİ

Türkiye’de Cumhuriyet öncesinde yok denilecek seviyede olan sanayi, tarımsal faaliyetler ve el sanatları niteliğinde idi. 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı ile birlikte başlatılan çalışmalar, İzmir İktisat Kongresi ile sanayi, tarım, ulaştırma, konularında yapılacakların kararları verilmiştir.
   1927 yılından itibaren özel sektörün teşviki ile önemli gelişmeler sağlanmıştır. O yılların “Üç beyazı biz üreteceğiz” sloganı ile başlatılan sanayileşme hareketi 1929 dünya ekonomik krizi ile sekteye uğramıştır. 1931 yılında hazırlanan 1. beş yıllık kalkınma planı 1933 yılında uygulamaya konularak ekonomik alanda devletçilik  olarak nitelendirilen çalışmalar başlatılmıştır.
        1933 – 1950 döneminde,devletçilik politikası ile yabancıların elinde bulunan sanayi, maden işletmeleri millileştirilmiş,eti bank, Sümer bank, demir yolu, kara yolu ve liman inşaatları bu dönemde gerçekleştirilmiştir.
1. beş yıllık kalkınma planının başarıl olduğu görülünce, 2. beş yıllık kalkınma planına göre: madencilik, taş kömürü, elektrik santralleri ve denizcilik alanında 100 den fazla fabrikanın kurulması öngörülmüş, 2. Dünya savaşının çıkması ile projeler büyük oranda gerçekleşememiştir.
Savaş yıllarında özel sektör girişimleri büyük ölçüde durmuş, devlet yatırımları uygulanabilir şekilde ön plana geçmiştir.
2. Dünya savaşı sonunda gelişmiş ülkeler tarafından az gelişmiş ülkelere askeri ve ekonomik alanda yardım yapılmış Marshal Planı adı altında Türkiye’ye de bu yardımlar yapılmıştır.
        1950 – 1960 döneminde, devletçilik yerine özel teşebbüsün ağırlık kazandığı ekonomik döneme girilmiştir. Dönem boyunca yatırımlarda artış görülmüş, sanayileşme yolunda önemli adımlar atılmıştır. Ancak bu dönemde, yatırımlar için finansman güçlüğü bulunduğundan ekonomi üzerinde enflasyonist baskılar görülmüştür.
         1960 sonrası dönemde vazgeçilen planlı kalkınmaya tekrar dönülmüş,konu ile ilgili olarak Devlet Planlama Teşkilatı 1960 yılında kurulmuş, bu dönemde imalat sanayi sürekli gelişme göstermiştir.
           1980 yılından itibaren, sabit fiyatlarla yatırımlarda gerileme olmuş, işletmelerin tam kapasite ile çalışmamaları, üretimin yetersiz oluşu, yeni yatırımların yapılamaması, finansman eksikliği, ekonominin sürekli problemleri haline gelmiştir.

1970 li yılların ortalarından bu güne kadar, yukarıdaki nedenlerden dolayı enflasyon ekonomimizde istenmeyen bir unsur olarak sürekli bulunmuştur.  

0 yorum: